AĞLATMAYIN ANNEMİ
Yeter ki annem ağlamasın.
Nelere göğüs gerdim de iki damla da kayboldum ve
ezildim.
Derin derin içlenir insan.
Yaşlar yanaklara değil yağmur olup üstüne boşalır.
Ne yârinin gözyaşına ne kardeşin ne de
başkasınınkine benzer
Annen ağladı mı her şey durur, herkes susar.
Sen susarsın. Kursak olur en büyük liman.
Her limana boşalan çöpler gibi gider diyemediklerin.
Orada birikir.
Acıkınca annene nasıl koştuğunu hatırla.
Büyüdükçe annene koşmaz başka yerlerde yersin de
doydum sanırsın
Bir annen bilir salçalı ekmeği nasıl özlediğini
Büyüdükçe kirlenir ve doyar insan.
Ağlatmayın annemi.
Kendisi için değil senin için kurar en güzel
hayallerini
Belki bir kara tahtanın önünde öğretmen,
Belki bir beyaz önlük içinde doktor olarak düşler
seni
En içten dualar sana edilir de sen duymazsın
Eşin hayırlısı, paranın helali, ekmeğin kursaktan
geçeni
Vatana, millete faydalı ol ister sadece
Belki bir sınır karakolunun gece nöbetinde elinde
soğuk kabza,
Belki uçsuz bucaksız denizlerde al sancağın altında.
En saf hayaller de yaşatır seni
Çünkü sen onun için ne büyüdün, ne kirlendin ne de
doydun.
Ağlatmayın annemi.
Cenneti ayaklarının altına seren Hakk’a bak ve
düşün,
Hakkı ödenir mi diye düşünüpte, olmayacak duaya da
âmin deme.
Bir damla sütü için bin yıl sırtında taşı sonra düşün.
Büyüdükçe
kavgaları birikir insanın der Adil Erdem
Sevgiyi biriktirsek ya
Büyüyen yaşımız olsa keşke kavgalarımız değil
Yaşım büyüsün ama annemin yanına terli gitmeye
korkayım hala
Elini soktu mu ensemden içeri, içim titremeli
Soğuk su içince öksürüğümü gizlemeliyim
Düzgün yemek yemediğim akşamlarda hesap vermeliyim
Abur cuburun zararlı olduğunu bir kez daha
dinlemeliyim.
Ben onsuz büyümemeliyim
Ben hiç büyümemeliyim.
Ağlatmayın annemi.
Yorumlar
Yorum Gönder